“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adıyla sunulan düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararları doğrultusunda önemli değişiklikler içeriyor.
İcra ve İflas Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle birlikte, istinaf ve temyiz süreçlerinde başvuru ve inceleme aşamalarında, dava açılışında veya şikayet başvurusunun yapıldığı tarihteki parasal sınırlar esas alınacak. Daha önce bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’ın bozma kararları sonrası verilen yeni kararlarda geçerli olan parasal eşiklerin dikkate alınması uygulaması kaldırılıyor.
Noterlik Kanunu'nda da değişiklik yapıldı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına istinaden düzenlenen yeni kurallara göre, noterlerin görev tanımına aykırı davranışları tespit edildiğinde, fiilin niteliğine ve ağırlığına göre çeşitli disiplin cezaları uygulanacak. Uyarı, kınama, para cezası, geçici görevden uzaklaştırma ve meslekten çıkarma gibi cezaların hangi durumlarda verileceği açıkça tanımlanıyor. Ayrıca, belirtilen fiillere benzer davranışlar sergileyen noterlere de aynı disiplin yaptırımları uygulanabilecek.
Kaynak: odatv.com
Bu yeni düzenlemelerle birlikte hem ceza adalet sisteminde daha sert yaptırımlar, hem de daha esnek infaz yöntemleri hayata geçirilecek.
Kanun’da yer alan “Eski cezaların etkisi” başlıklı madde, artık “Bir üst veya alt derece disiplin cezasının uygulanması ve zamanaşımı” başlığıyla düzenleniyor. Yeni düzenlemeye göre, disiplin cezası almış bir noter, bu kararın kesinleştiği tarihten sonraki beş yıl içinde tekrar disiplin cezası gerektiren bir eylemde bulunursa, önceki cezası dikkate alınarak kendisine bir derece daha ağır ceza uygulanacak.
Öte yandan, ilk kez disiplin cezasına konu olacak bir davranışta bulunan ve geçmişte olumlu bir sicile sahip olan noterlere –meslekten çıkarılmayı gerektiren fiiller hariç olmak üzere– bir derece daha hafif ceza verilebilecek. Disiplin soruşturmasının başlatılabilmesi için, eylemin öğrenildiği tarihten itibaren üç yıl geçmemiş olması gerekiyor. Fiilin işlendiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi durumunda ise artık disiplin cezası verilemeyecek. Ancak, söz konusu fiil hakkında ceza soruşturması ya da davası açılmışsa, bu durumda ceza hukukundaki zamanaşımı hükümleri geçerli olacak. Eğer Disiplin Kurulu yargılamanın sonucunu bekleme kararı almışsa, ilgili mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde ceza verilmemesi durumunda zamanaşımı işleyecek.
Bu çerçevede yapılan değişikliklerle uyum sağlamak amacıyla, Kanun’daki “Yasaklara aykırı harekette bulunmak” hükmü yürürlükten kaldırılıyor. Ayrıca, noterliklerin ortak cari hesap işlemleriyle ilgili olarak, elde edilen gelirin ilgili bölümü zamanında ortak hesaba yatırmayan noterlere uygulanacak yaptırımlarda da değişiklik yapılıyor.
Anayasa Mahkemesi'nin aldığı karar doğrultusunda, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda da değişikliğe gidiliyor. Buna göre, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde görülen ve duruşma yapılması zorunlu olan davalar ile temyiz veya istinaf yollarına başvurulabilecek kararlar belirlenirken, davanın açıldığı tarihteki parasal eşik esas alınacak.
Suça Teşebbüs ve Yaralama Suçlarıyla İlgili Düzenleme
Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklerle suça teşebbüs ve kasten yaralama fiillerine verilen cezalar ağırlaştırılıyor. Suça teşebbüs durumunda, faile ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet yerine verilen süreli hapis cezalarının alt ve üst sınırları artırılıyor. Yeni düzenlemeye göre, ağırlaştırılmış müebbet yerine 14 ila 21 yıl; müebbet yerine ise 10 ila 18 yıl arasında hapis cezası öngörülüyor.
Kasten yaralama suçlarında da yaptırımlar sıkılaştırılıyor. Başkasına acı veren veya onun sağlığını ya da algı kabiliyetini bozan eylemlerde, daha önce en az bir yıl olan hapis cezasının alt sınırı 1 yıl 6 aya çıkarılıyor. Yaralamanın hafif tıbbi müdahaleyle giderilebilecek türden olması ve mağdurun şikâyeti bulunması halinde verilecek cezanın alt sınırı ise 6 ay olarak belirleniyor (önceden 4 aydı). Kadınlara karşı işlenen kasten yaralama fiillerinde alt sınır 9 aya yükseltiliyor.
Ağır sonuçlar doğuran kasten yaralama fiillerine yönelik cezalar da artırılıyor. Örneğin, mağdurun bir organ ya da duyusunun işlevini kalıcı biçimde kaybetmesi, konuşma güçlüğü yaşaması, yüzünde kalıcı iz oluşması, yaşam tehlikesi geçirmesi ya da gebe bir kadının erken doğuma neden olacak şekilde yaralanması gibi durumlarda alt sınır 3 yıldan 4 yıla çıkarılıyor. Kırık ya da çıkık oluşması ve bu durumun hayat fonksiyonlarını etkilemesi halinde cezanın alt sınırı 6 yıl olacak.
Daha ciddi sonuçlar –örneğin mağdurun bitkisel hayata girmesi, organ kaybı yaşaması ya da kadının çocuğunu düşürmesi– durumlarında ise cezanın alt sınırı 6 yıla, kırık veya çıkığın ağır etkiler göstermesi halinde ise 9 yıla çıkarılıyor.
Eğer kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelirse, bu durumda verilecek hapis cezası 10 ila 14 yıl arasında olacak. Eğer ölüm, vücutta kemik kırığı veya çıkık gibi ağır bir fiziksel etkiden kaynaklanmışsa alt sınır 14 yıl olacak şekilde yeniden düzenleniyor.
Tehdit Suçlarına Karşı Daha Etkin Önlemler Geliyor
Hazırlanan kanun teklifiyle birlikte, tehdit suçlarının önüne geçmek ve bu eylemlerin caydırıcılığını artırmak hedefleniyor.
Yeni düzenlemeye göre, bir kişiyi büyük mali kayıplara uğratmakla ya da başka bir zarar vermekle tehdit eden kişilere, mağdurun şikayeti doğrultusunda verilecek hapis cezasının alt sınırı 2 ay olacak.
Eğer tehdit eylemi silahla yapılmışsa, fail kimliğini gizlemek için yüzünü değiştirmişse, imzasız bir mektup ya da özel işaretler kullanılmışsa; birden çok kişi tarafından birlikte işlenmişse ya da örgütsel yapıların tehdit gücünden faydalanılmışsa, bu durumda verilecek hapis cezasının üst sınırı 5 yıldan 7 yıla çıkarılacak.
Ayrıca ses ve gaz fişeği atan silahlar da artık "genel güvenliği kasten tehlikeye atma" suçunun kapsamına alınacak. Bu tür silahlarla ateş eden ya da patlayıcı madde kullanan kişilere 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.
Can ve mal güvenliğini tehdit edecek şekilde yangın çıkarılması, bina çökmesi, heyelan, çığ, sel ya da taşkın gibi olaylara sebebiyet verilmesi; ses ve gaz fişeği atan silahlar dahil olmak üzere silahla ateş açılması ya da patlayıcı madde kullanılması gibi eylemler, kalabalıkların bulunduğu alanlarda gerçekleşirse ceza oranı yarı oranında ya da bir katına kadar artırılabilecek.
Trafikte Suça Karışanlara Daha Sert Yaptırımlar
Trafik güvenliğini riske atanlara yönelik yaptırımlar da ağırlaştırılıyor. Kara, deniz, hava ya da demiryolu araçlarını insanların yaşamı, sağlığı veya mal varlığı için risk oluşturacak şekilde kullananlara verilecek hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 4 aya yükseltiliyor. Alkol, uyuşturucu ya da benzeri sebeplerle güvenli araç kullanamayacak durumda olmasına rağmen direksiyona geçen kişilere ise artık en az 6 ay hapis cezası verilecek.
Bu düzenlemelerle birlikte trafikte agresif davranışlarla daha etkili mücadele edilmesi, sürücü ve yolcuların can ve mal güvenliğinin korunması amaçlanıyor. Bu kapsamda, mevcut yasada yer alan "Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması" başlığı "Ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi, kaçırılması veya alıkonulması" şeklinde değiştiriliyor.
Yasa dışı yollarla bir kara ulaşım aracının hareketini durduran, onu başka bir yere yönlendiren ya da harekete geçmesini engelleyen kişiler 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası alacak. Eğer bu eylemin konusu bir deniz ya da demiryolu aracıysa, ceza 2 yıldan 5 yıla kadar çıkabilecek.
Hava ulaşım araçlarında benzer bir şekilde yapılan yasa dışı müdahalelerde ise cezalar daha da ağır olacak. Bu tür bir aracı durduran veya yönünü değiştiren faile 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilecek. Ayrıca bu suçlar işlenirken başka bir suça da karışılmışsa, o eylemler için de ayrı ayrı ceza uygulanacak.
Çocuk Hükümlülerle İlgili Yeni Düzenlemeler
Kasıtlı suçlardan dolayı toplamda 3 yıl veya daha az hapis cezası alan çocuklar ile taksirli suçlardan dolayı toplamda 5 yıl veya daha kısa süreli hapis cezasına çarptırılan çocuklar, cezalarını doğrudan çocuk eğitimevlerinde çekecek.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu tarafından kabul edilen "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklif" ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bazı değişikliklere gidiliyor.
Yeni düzenlemeyle birlikte, Türk Ceza Kanunu’ndaki "genel güvenliği kasten tehlikeye sokma" suçu, kalabalık alanlarda işlenmesi durumunda nitelikli bir suç sayılacak ve bu suç, seri muhakeme kapsamı dışında bırakılacak.
Yapılan bir diğer değişiklikle, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da yer alan "çocuk kapalı ceza infaz kurumları" tanımına artık çocuk tutukluların yanı sıra hükümlü çocuklar da dahil edilecek.
Çocuk hükümlülerin kapalı kurumdan çocuk eğitimevine geçip geçemeyeceğine, davranışları ve tutumları doğrultusunda yapılacak iyi hal değerlendirmesi sonucunda karar verilecek. Eğitimevine geçişi uygun bulunmayan çocuklar için yeniden değerlendirme süresi 6 ayı aşamayacak.
Kasıtlı suçlarda 3 yıla kadar, taksirli suçlarda ise 5 yıla kadar hapis cezası alan çocuk hükümlüler doğrudan çocuk eğitimevlerine yerleştirilecek.
Bu kurumlardaki çocuklardan firar eden, başka suçlardan dolayı tutuklanan, disiplin cezası alıp bu cezası kesinleşen ya da davranışlarıyla kurumun düzenini veya güvenliğini tehdit edenler, "idare ve gözlem kurulu" kararıyla çocuk kapalı ceza infaz kurumuna gönderilebilecek.
Tehlikeli davranışları bulunan, delilleri karartma riski olan, cezaevi güvenliğini tehdit eden ya da suçu tekrarlama ihtimali taşıyan çocuk tutuklular dışında kalanlar, 15 yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlar söz konusuysa, kurum idaresi ve infaz hakiminin onayıyla çocuk eğitimevlerinde barındırılabilecek. Ancak bu koşulları daha sonra kaybeden çocuklar tekrar kapalı kurumlara gönderilecek.
Çocuk hükümlülerin hangi şartlarda eğitimevlerine alınacağı, eğitimevinde kalış süreleri, kapalı kuruma sevk edilme durumları ve diğer ayrıntılar yönetmelikle belirlenecek.
Açık cezaevi veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu tahliyeye bir yıldan az süre kalan çocuk hükümlüler, denetimli serbestlikten faydalanabilmek için tahliye tarihine kadar cezaevinde geçirmeleri gereken sürenin en az onda birini kurumda geçirmiş olmalı. Bu süre 5 günden az olamayacak.
Ayrıca, ikinci kez tekerrür hükümlerine tabi olan hükümlüler için de koşullu salıverilme imkanı getiriliyor. Bu durumda olanlar için süreli hapis cezalarında koşullu tahliye oranı dörtte üç olarak belirlendi. Ağırlaştırılmış müebbet cezasında 39 yıl, müebbet cezasında 33 yıl, birden fazla süreli cezaların toplamında en fazla 32 yıl ve diğer süreli cezalarda üçte ikilik infaz süresi tamamlandığında, iyi halli olmak koşuluyla bu hükümlüler tahliye edilebilecek.
Özel İnfaz Düzenlemeleri
Yeni düzenlemeyle birlikte, özel infaz uygulamalarının kapsamı genişletiliyor ve 80 yaşını doldurmuş mahkumlar için evde infaz imkanı sağlanıyor.
Hükümlünün talebi doğrultusunda infaz hakimi, kasten işlenen suçlarda toplam 3 yıla, taksirle işlenen suçlarda ise (taksirle öldürme hariç) toplam 5 yıla kadar olan hapis cezalarının; cuma akşamı saat 19.00’da başlayıp pazar akşamı aynı saatte sona erecek şekilde hafta sonları ya da her gün saat 19.00’da başlayıp ertesi sabah 07.00’de sona erecek şekilde geceleri cezaevinde infaz edilmesine karar verebilecek. Bu infaz yöntemi, hükümlünün çalışma hayatı ve ailevi yükümlülükleri ile cezaevinin idari düzeni göz önünde bulundurularak, aynı süre korunmak şartıyla hafta içi günlerinde de uygulanabilecek.
Suçtan doğan zararın aynen iade, eski hale getirme ya da tazminat yoluyla tamamen giderilmesi koşuluyla; kadınlar, çocuklar ve 65 yaşını geçmiş kişilere verilen toplam 3 yıl; 70 yaşını geçmiş olanlara 4 yıl; 75 yaşını dolduranlara 5 yıl ve 80 yaşını aşanlara verilen toplam 6 yıl ya da daha kısa hapis cezalarının konutta infaz edilmesine infaz hakimi karar verebilecek.
Ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar hariç olmak üzere, hapis cezasına mahkum edilen veya adli para cezası hapse çevrilen hükümlülerden; cezaevi koşullarında yaşamsal faaliyetlerini sürdüremeyecek ölçüde ağır hastalığı veya engeli bulunan ve toplum güvenliği açısından ciddi tehdit oluşturmayan kişilerin cezasının evde infazına da yine infaz hakimi karar verecek.
Bu durumdaki hükümlüler, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yılda bir defa belirlenen usule göre sağlık açısından değerlendirilecek. Yapılan incelemeler sonucunda iyileştiği tespit edilen hükümlülerin konutta infazına dair kararlar kaldırılacak. Bu kişiler, denetimli serbestlik birimleri ve kolluk kuvvetleri tarafından takip edilecek. Cezası 10 yılı aşan hükümlüler elektronik izleme cihazı ile denetlenecek. Belirlenen kurallara uymamaları durumunda, konutta infaz uygulaması sona erdirilecek.
Doğumun üzerinden altı ay geçmiş olan ve 5 yıl veya daha az hapis cezası alan ya da adli para cezası hapse çevrilmiş kadın hükümlüler için de evde infaz olanağı tanınacak. Bu hükümlüler için, infazda koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik kuralları, bulundukları infaz rejimi çerçevesinde uygulanacak.
Denetimli serbestlik kapsamında kendisine yüklenen sorumlulukları yerine getirmeyen hükümlüler ise özel infaz uygulamalarından yararlanamayacak.
Ayrıca ikinci kez tekerrür hükümleri uygulanan mahkumların da koşullu salıverilmeden yararlanabilmesine olanak sağlayacak yasal düzenlemeye uyum sağlanması hedefleniyor.
Açık cezaevi veya çocuk eğitimevinde bulunan, iyi halli ve koşullu salıverilmesine bir yıl ya da daha az süre kalan hükümlülerin, denetimli serbestlik hakkından faydalanabilmeleri için; cezaevinde kalmaları gereken asgari sürenin onda birini tamamlamış olmaları şartı, bu düzenlemenin yürürlüğünden önce işlenen suçlar için uygulanmayacak.
İnternet Yayınlarına Yönelik Yeni Düzenlemeler
Teklif kapsamında, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına uyum sağlanması amacıyla "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"da değişiklikler yapılması öngörülüyor. Bu kapsamda, kanunda yer alan “içeriğin yayından çıkarılması” ifadesi, “içeriğin internet ortamından çıkarılması” şeklinde revize ediliyor.
“Uyarı yöntemi” tanımı da yeniden şekillendirilerek, internet ortamındaki yayın içerikleri nedeniyle haklarının ihlal edildiğini öne süren kişilerin yaptığı bildirimleri ifade edecek şekilde güncelleniyor.
İçeriğin yayından kaldırılması kararı alındığında, ilgili içeriklerin gerektiğinde tekrar erişilebilir şekilde internet ortamından çıkarılması mümkün olacak.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği “İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi” başlığı, artık “Kişilik haklarının ihlal edilmesi” olarak anılacak. Bu kapsamda, yayın içerikleri sebebiyle kişilik haklarının ihlal edildiğini düşünen kişiler, içeriğin kaldırılması veya erişimin engellenmesi amacıyla sulh ceza hakimliğine başvurabilecek.
Sulh ceza hakimi, ihlalin ilk bakışta açık olduğu durumlarda detaylı bir inceleme yapmadan, 24 saat içinde erişim engeli veya içerik kaldırma kararı verebilecek.
Eğer başvuran kişi talep ederse ve ihlalin bariz olduğu değerlendiriliyorsa, sulh ceza hakimi, kişinin isminin ilgili internet adresiyle ilişkilendirilmemesi yönünde karar verebilecek. Ayrıca kararda hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı belirtilecek. Ancak ihlalin açık şekilde tespit edilemediği başvurular reddedilecek.
Verilecek kararlar, sadece ihlalin bulunduğu içerikle sınırlı olacak; tüm siteye erişim engeli uygulanmayacak. Ancak gerekli durumlarda, içeriğin kaldırılmasıyla sorun giderilemiyorsa ya da verilen karar uygulanmazsa, gerekçesi açıkça belirtilmek şartıyla tüm siteye erişim engellenebilecek.
Sulh ceza hakimi tarafından verilen kararlar, Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne gönderilecek ve buradan ilgili erişim, içerik ve yer sağlayıcılara iletilecek. Bu sağlayıcılar, kararı derhal ve en geç 4 saat içinde yerine getirmekle yükümlü olacak.
Aynı yayının farklı adreslerde de yer alması halinde, ilgili kişi Birliğe başvurarak kararın bu adreslere de uygulanmasını talep edebilecek. Birliğin talebi kabul etmesi durumunda, mevcut karar bu adresler için de geçerli olacak. Ret durumunda ise başvuru sahibi, kararı veren hakimliğe itiraz edebilecek. Bu hüküm, tüm siteye erişimin engellenmesine yönelik kararlar için geçerli olmayacak.
Erişim engeline konu içerik kaldırıldığında, hâkimin kararı kendiliğinden geçersiz hale gelecek. Eğer tüm siteye erişim engellenmişse ve sadece ilgili içerik kaldırılmışsa, ilgilinin başvurusu üzerine karar yine sulh ceza hakimliğince iptal edilecek. Bu kararlarla ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde itiraz yolu da açık olacak. Hakim ya da itirazı inceleyecek merci, gerekli görmesi halinde tarafları dinleyebilecek. Kararlara uymayan erişim, içerik ve yer sağlayıcıların yetkilileri ise 1000 ila 5000 gün arasında adli para cezasına çarptırılabilecek.
Türkiye’den günlük 10 milyondan fazla erişime sahip yurtdışı kaynaklı sosyal medya platformları, içerik kaldırma kararlarını uygulamazsa, başvuru üzerine Birlik tarafından tekrar bildirim yapılacak. Eğer bu bildirime rağmen 24 saat içinde karar uygulanmazsa, ilgili kişi sulh ceza hakimliğine başvurarak sosyal medya platformunun internet trafiğinin yüzde 50 oranında daraltılmasını talep edebilecek.
Eğer 30 gün içinde içerik hala kaldırılmazsa, hakimliğe ikinci bir başvuru yapılarak trafik daraltma oranının yüzde 90’a çıkarılması istenebilecek. Hakim, bu ikinci kararda, hizmetin yapısını da dikkate alarak yüzde 50’den düşük olmayacak şekilde bir bant daraltma oranı belirleyebilecek. Verilen kararlar Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne iletilerek uygulamaya konulacak ve bildirimden itibaren en geç 4 saat içinde yerine getirilecek. İçerik kaldırılırsa, bant daraltma kararı da ilgilinin talebi üzerine hâkimlik tarafından iptal edilecek.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’na İlişkin Yeni Düzenlemeler
Yeni düzenlemeyle birlikte, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına uygun şekilde Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da değişiklik yapılıyor.
Buna göre, taraflar iş sözleşmesinde hangi hukukun geçerli olacağını belirlemiş olsalar bile, sözleşmeyle daha yakından ilişkili olan başka bir hukukun bulunması durumunda — işin yapıldığı ülkenin zorunlu uygulanan kuralları hariç olmak üzere — hâkim, takdir yetkisini kullanarak belirlenen hukuk yerine daha sıkı bağlılık gösteren hukukun uygulanmasına karar verebilecek.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nda yapılan değişiklik doğrultusunda, yüksek mahkeme üyeliğinden Kurul’a seçilen ve görev süresi sona erenler, herhangi bir işleme ya da boş kadro arayışına gerek kalmadan, doğrudan önceki yüksek mahkeme üyeliği görevine dönebilecek. Bu kişiler için ilk boşalan üye kadrosu tahsis edilecek.
Adli ya da idari yargıdan seçilen üyelerden görev süresini tamamlamadan çeşitli nedenlerle Kurul üyeliği sona erenler, Genel Kurul kararıyla, kazanılmış hakları dikkate alınarak seçtikleri üç yer arasından uygun görülen birine atanacak. Görev süresini tamamlayan adli yargı kökenli üyeler Yargıtay’a, idari yargı kökenli üyeler ise Danıştay’a, boş kadro olup olmadığına bakılmaksızın Genel Kurul kararıyla atanabilecek. Eğer boş kadro yoksa, ilk boşalan üyelikler bu kişilere ayrılacak.
Bu kişilere yönelik atama veya seçim işlemleri, Kurul üyeliği sona erdikten sonraki 30 gün içerisinde tamamlanacak. Bu sürede ilgili kişiler izinli sayılacak ve Kurul üyeliğine ait tüm özlük haklarından faydalanmaya devam edecek.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı doğrultusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda da bazı değişiklikler yapıldı. Buna göre, senetle ispat zorunluluğu ve senede karşı tanıkla ispat yasağı gibi hükümlerdeki parasal sınırların belirlenmesinde, hukuki işlemin gerçekleştiği tarih esas alınacak. İstinaf ve temyize dair parasal sınırlarda ise davanın açıldığı tarihteki tutar dikkate alınacak.
Söz konusu düzenlemeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu'nda yaklaşık 15,5 saat süren görüşmelerin ardından kabul edildi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla 10. Yargı Paketi kapsamında yapılan değişiklikleri açıkladı. Tunç paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
10.Yargı Paketiyle suçla etkin mücadele sağlanırken, suçlunun rehabilite edilmesi için de önemli adımlar atılacak. Hakkında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanmasına karar verilen mahkumların; Dış dünyaya uyum sağlamaları, Rehabilite edilerek yeniden suç işlemelerinin önlenmesi ve Topluma kazandırılması amacıyla koşullu salıverilebilmelerine imkân tanınacak. Hakkında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananlar, süreli hapis cezasının 4’te 3’ünü iyi hâlli olarak infaz etmeleri durumunda koşullu salıverilmeden yararlanabilecek.